Boşanma Sebepleri

Boşanma Sebepleri Nedir?

Boşanma sebepleri Medeni Kanun’da ayrı ayrı düzenlenmiştir. Bunlar:

  1. Zina
  2. Hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış
  3. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
  4. Terk
  5. Akıl Hastalığı
  6. Evlilik birliğinin sarsılması

Evliliğin sona ermesi bu sayılanlardan birine ya da birkaçına dayanabilir.

1.Zina

Zina, evlilik birliği içinde eşlerden birinin üçüncü bir kişiyle cinsel ilişki yaşamasıdır. Bu iddianın ispatı zor olsa da, otel kayıtları, cinsel ilişki yaşanmış olduğunu gösteren aynı yatakta ya da çıplak çekilmiş fotoğraf ve video kayıtları, tanık beyanları, ses kaydı vb. delil olarak kullanılabilir. Ancak yerleşik içtihatlar, öpüşmeyi, üçüncü kişiyle “sevgilim, seni seviyorum” gibi sevgi içeren mesajlaşmayı, el ele dolaşmayı zina olarak kabul etmemektedir. Zina sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için cinsel ilişkinin yaşandığı ispat edilmelidir. Öpüşmek, sarılmak ya da samimi davranışlar her ne kadar zina kabul edilmese de haysiyetsiz yaşam sürme sebebiyle boşanma sebebi olabilecektir.

Zina sebebine dayanarak evliliği sonlandırmak isteyen eş, zina olgusunu öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde dava açmalıdır. Zina eylemi daha sonradan öğrenilse de eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl sonra bu sebebe dayanılarak dava açılamayacaktır. 

Zina eylemini affeden eşin daha sonradan bu sebebe dayanarak dava açma hakkı olmayacaktır.

Eşler arasında ki mal paylaşımı kural olarak yarı yarıya iken, zina nedeniyle boşanma kararı verilmesi durumunda kusurlu eşin mal paylaşımında ki oranı azaltılabilir veya kaldırılabilir. Bu husus tamamen mahkemenin takdirindedir.

Medeni Kanun madde 174’e dayanılarak aldatılan eş, zina eylemini ispat ettiği takdirde aldatma eylemine katılan üçüncü kişiden tazminat talep edebilmekteydi. Ancak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile, aldatılan eş üçüncü kişiden salt zina eylemi sebebiyle tazminat talep edemeyeceğine yönelik karar vermiştir. Ancak aldatma eylemine katılan üçüncü kişi, aldatılan eşin kişilik haklarına saldırıda bulunur ise örneğin konut dokunulmazlığını ihlal etmesi, özel bilgilerini ifşa etmesi, hakaret etmesi gibi eylemler sebebiyle tazminat talep edebilmektedir.

2.Hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış

Bir eşin diğer eşin hayatına kast etmesi, pek kötü davranması ve onur kırcı davranışlarda bulunması boşanma sebebidir. 

Hayata kast, öldürme niyetiyle yapılan eylem ya da eylemsizliktir. Burada kasıt “öldürme” olmalıdır. Bir eşin diğer eşe fiziksel şiddet uygulaması hayata kast sebebiyle boşanmak için yeterli değildir. Burada sadece öldürme için bir eyleme girişmek yerine, hiçbir şey yapmayarak da hayata kast edilmiş olabilir. Örneğin, ağır hastalığı olan bir eşin diğer eş tarafından ilaçlarının saklanması, doktora gitmesine müsaade edilmemesi, acil durumda ambulans çağrılmaması gibi eylemsizlik halleri de hayata kast olarak kabul edilebilir.

Pek kötü davranış ise kanunda tanımlanmamıştır. Fakat her olay ve duruma göre ayrıca değerlendirilebilir. Eşe şiddet uygulanması, eşi zorlayarak cinsel ilişkiye girme gibi eylemler pek kötü davranış olarak kabul edilebilir.

Onur kırıcı davranış da kanunda tanımlanmamıştır. Fakat her olay ve duruma göre ayrıca değerlendirilebilir. Bir eş diğer eşe karşı toplum içinde ya da müşterek çocukların yanında “Saray soytarısı, konsolos köpeği, sığır çobanı, tır şoförü, kamyon tekeri, işkembe, hortlak” gibi beyanlar ya da evden kovulması gibi davranışlar durum ve koşullara göre onur kırıcı davranış olarak kabul edilebilir.

Hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebine dayanarak evliliği sonlandırmak isteyen eş, öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde dava açmalıdır. Her halde 5 yıl sonra bu sebebe dayanılarak dava açılamayacaktır. 

Hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış eylemini affeden eşin daha sonradan bu sebebe dayanarak dava açma hakkı olmayacaktır.

Eşler arasında ki mal paylaşımı kural olarak yarı yarıya iken, hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma kararı verilmesi durumunda kusurlu eşin mal paylaşımında ki oranı azaltılabilir veya kaldırılabilir. Bu husus tamamen mahkemenin takdirindedir.

3.Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme

Suç, Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan eylemlerin cezaya bağlandığı fiillerdir. Ancak bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılabilmesi için herhangi bir suç değil, küçük düşürücü bir suç işlenmesi gerekir. Kanunda bunlar tek tek sayılmasa da, yargı kararları ile şu şekilde sıralanabilir; cinsel taciz, cinsel saldırı, dolandırıcılık, zimmet, rüşvet, irtikap, uyuşturucu ticareti yapmak gibi suçlar küçük düşürücü suç olarak kabul edilmektedir. Bu suçların evliliğin devamı sırasında işlenmesi gerekir. Evlenmeden önce işlenen bu suçlar için bu sebebe dayanarak boşanma davası açılamayacaktır. Ancak evlenmeden önce işlenen küçük düşürücü suç saklanmışsa, evlilik sonrası öğrenilmesi durumunda yanılma ya da aldatma sebeplerine dayanılarak evliliğin iptali dava konusu yapılabileceği gibi evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle de boşanma davası açılabilirKüçük düşürücü suçun işlenmesi evliliği çekilmez bir hale sokmuş olmalıdır. 

Haysiyetsiz bir yaşam sürme ise yine kanunda tanımlanmamış ise de, devamlılık arz eden, toplumun ahlaki değerlerine, şeref ve namus kavramlarına aykırı davranışları ifade etmektedir. Evlilikten önce veya evlendikten sonra başlayıp evlilik sürecinde de devam eden haysiyetsiz yaşam sürme boşanma sebebidir. Boşanma sebebi olabilmesi için bu davranışların evliliği çekilmez bir hale sokmuş olması gerekir. Haysiyetsiz bir yaşam sürmeye örnek olarak şu davranışları söyleyebiliriz; eşcinsel birliktelik, genelev işletilmesi, kumarhane işletilmesi, alkol bağımlılığı, pavyonda çalışmak, karşı cinsten biriyle öpüşmek, sarılmak ve samimi davranışlar. 

Bu boşanma gerekçesi için kanunda açıkça belirtilmemiş ise de her ne kadar diğer eşin affetmesi durumunda evliliğin çekilmez bir halde olduğu olgusunu ortadan kaldıracağından, kusurlu olan eş affedilmiş ise bu sebebe dayanılarak dava açılamayacaktır. 

4.Terk

Evlilik birliği içinde bir eş, ortak konutu haklı bir sebep olmaksızın veya yükümlülüklerini yerine getirmeme amacıyla terk etmesi durumunda “terk” nedenine dayanılarak boşanma davası açılabilir. 

Burada kanun bir süre öngörmüştür. Terk eden eş, ortak konutu terk ettiği tarihten itibaren 6 ay sonra bu sebebe dayanarak dava açabilir. Ancak önceden noter kanalıyla ve mahkeme aracılığıyla ortak konuta dönmesi için en az iki aylık süre verilerek ihtarname göndermesi gerekmektedir. Terk eden eş, ortak konutu terk ettiği tarihten itibaren 4 ay geçtikten sonra ihtarname gönderilir ve en az iki aylık süre verilir. Eve dönmesi için verilen iki aylık süre ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işlemeye başlar. Gerekli olduğu durumda ihtar ilan yoluyla da yapılabilir. İhtarnamede ortak konutun adresi de yazılmalıdır. Şayet eş ortak konuta geri dönmez ise, toplam 6 aylık terk süresinden sonra terk nedeniyle boşanma davası açılabilecektir.

Kanunda belirtilen 6 aylık sürenin dolmuş olması önemlidir. Aksi takdirde sadece “terk” nedeniyle açılan boşanma davası reddedilecektir. 

5.Akıl hastalığı

Eşlerden birinin akıl hastası olup evliliği çekilmez bir hale sokması durumunda bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılabilecektir. Ancak akıl hastası olan eşin resmi sağlık kurulu raporuyla akıl hastalığının ve hastalığının geçmesine olanak bulunmadığının tespit edilmesi gerekir. Bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılması içinde bir süre sınırlaması yoktur. Yani eş, akıl hastalığı ne zaman tespit edilmiş olursa olsun evliliği çekilmez bir hale sokması ile boşanma davası açabilecektir.

Evlenmeden önce de var olan bir akıl hastalığı var ise evlilik hem mutlak butlan sebepleri ile hem de akıl hastalığı sebebiyle boşanma yoluyla sona erdirilebilecektir.

Akıl hastası olduğu iddia edilen eş için mahkeme kendisini savunamayacak olduğunun anlaşılması durumunda vasi tayini için derhal sulh hukuk mahkemesine bildirilmelidir. Vasi atandıktan sonra boşanma davası akıl hastası eş için vasisi üzerinden devam edecektir. Eğer eş, akıl hastası eşin vasisi ise bu durumda akıl hastası eşe kayyım atanması gerekecektir.

6.Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması (Şiddetli Geçimsizlik)

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel bir boşanma sebebidir. Herhangi bir yaşanan olay veya durum evliliği çekilmez bir hale sokmuş olabilir. Eşler arasında fikir ayrılığı yaşanması, eşlerden birinin evliliği devam ettirmeye yönelik hevesinin kalmaması evliliği çekilmez bir hale sokabilir. Ancak burada “temelinden sarsılma” ifadesine dikkat etmek gerekir. Geçici ufak tefek anlaşmazlıkların, dargınlık, kırgınlık veya kaprislerin evliliği temelinden sarsacak derecede ağır yaşanması veya süreklilik arz ederek evliliği çekilmez bir hale sokması gerekir. 

Fiziksel, psikolojik veya ekonomik şiddet uygulama, cinsel ilişkiye girmeme, aileyle birlikte yaşama ayrı bir konutun olmaması, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlar, hakaret etme, ailesine hakaret etme, toplum içinde rencide etme vb. sayılabilecek tüm davranışlar evlilik birliğini temelinden sarsabilir.

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında, davacının evliliğin sona ermesinde davalının kusurlu olduğunu ispatlamak zorundadır. 

Şayet davacı dava sonucunda daha ağır kusurlu bulunursa ve davalı da boşanmak istemiyor ise bu durumda boşanma davası reddedilecek ve evlilik birliği kaldığı yerden devam edecektir. Ancak davalı yanın boşanmak istememesi, hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olmamalı veya eşler ve var ise çocuklar için evliliğin devam etmesinde bir yarar olmamalıdır.

Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı ile davalı eşit kusurlu bulunur ise tarafların boşanmalarına karar verilir.

Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı kusursuz veya daha az kusurlu ise yine tarafların boşanmalarına karar verilir.

Boşanma davası için her ne kadar avukatla temsil edilme zorunluluğu bulunmasa da süreç uzun ve hukuki bilgiye çok ihtiyaç duyulduğundan alanında uzman bir boşanma avukatı tarafından sürecin takip edilmesini tavsiye ediyoruz.

Genel Boşanma Nedenleri

1.Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması (Şiddetli Geçimsizlik)

Eşler arasında evliliğin devamını olanaksız kılan ciddi anlaşmazlıkların yaşanması.

2.Ortak Hayatın Kurulamaması

Eşler arasında fiili olarak bir ortak yaşamın kurulamaması veya bu yaşamın sürdürülememesi.

Bu nedenler dışında, tarafların anlaşmalı boşanma kapsamında birlikte başvuru yapmaları durumunda da mahkeme evliliğin sona ermesine karar verebilir.

Boşanma Nedeni Örnekleri

Ağız veya Vücut Kokusu

Tek başına boşanma nedeni olarak kabul edilmemekle birlikte, ağız veya vücut kokusu rahatsızlığının, tedavisinin mümkün olup olmadığına ve tedavi için davalının gerekli adımları atıp atmadığına uzman sağlık kurulu karar vermelidir. Davacı için evlilik birliğini katlanılmaz hale getirmesi durumunda, bu rahatsızlık boşanma nedeni olarak kabul edilebilir.
Yargıtay Kararı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2005/2-208 K. 2005/262 T. 13.4.2005

Aldatmaya Teşebbüs

Eşler, sadakat yükümlülüğü altındadır ve bu yükümlülüğün ihlali, ortak yaşamı çekilmez hale getirebilir. Davacı, davalı eşin sadakatsizliğini hem genel boşanma nedeni olarak hem de zina kapsamında dava konusu yapabilir. Aldatma girişiminin tamamlanmamış olması dahi boşanma için yeterli bir nedendir.
Yargıtay Kararı: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 1976 tarihli kararı

Cinsel İlişkiye Girmeme

Cinsel ilişki eksikliği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açabilir. Tarafların psikolojik nedenlerle cinsel ilişkiye girememesi, bu birliği çekilmez hale getiren meşru bir nedendir. Tarafların uzun süre boyunca cinsel ilişki kuramamış olması, evlilikte haklı bir nefret ve isteksizlik yaratır.
Yargıtay Kararı: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2001/4956 K. 2001/6274 T. 19.4.2001

Evlilik birliğinin temel hedeflerinden biri cinsel uyumdur. Davalı tarafça ilişkiye girmeye engel olacak bir kusur ispat edilmediği sürece, cinsel birlikteliğin eksikliği boşanma için geçerli bir sebeptir.
Yargıtay Kararı: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 1984/10433 K. 1984/10464 T. 24.12.1984

Sağlık Sorunları ile İlgilenmeme

Davalının, davacı eşinin yaşamsal önem taşıyan sağlık sorunlarıyla ilgilenmemesi, kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi, boşanma sebebine yol açan olaylar nedeniyle kişilik hakları ihlal edilen eşin, manevi tazminat talep edebileceğini öngörür.
Yargıtay Kararı: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2005/9973 K. 2005/10409 T. 30.6.2005

Davacıyı aşağılama ve hastalık durumunda ilgisizlik, ortak hayatı sürdürülemez hale getirecek düzeyde geçimsizliğe yol açar ve boşanma nedenidir.
Yargıtay Kararı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1999/2-610 K. 1999/777 T. 6.10.1999

Eşe Hakaret ve Küçük Düşürücü Sözler

Davacının sakat olduğunu ima etmek veya eşini sadece çıkar amaçlı evlilik yapmakla suçlamak, ortak hayatı sürdürülemez hale getirir.
Yargıtay Kararı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1992/2-81 K. 1992/192 T. 18.3.1992

Hakaret eden veya küçük düşürücü davranışlarda bulunan eş, diğer eşin yaşamını sürdüremeyeceği bir ortam yaratır.
Yargıtay Kararı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2001/2-432 K. 2001/482 T. 6.6.2001

Küçük Düşürücü Suçtan Mahkumiyet

Küçük düşürücü bir suç işleyen eş, diğer eşin onuruna ve şerefine zarar verdiği için boşanma sebebidir. Suçtan mahkumiyet, ortak yaşamı çekilmez hale getirir.
Yargıtay Kararı: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2002/12731 K. 2002/14899 T. 26.12.2002

Eşini Ailesi ile Birlikte Oturmaya Zorlamak

Eşi ailesi ile birlikte yaşamaya zorlamak, evlilik birliğinin temelden sarsıldığına işaret eder.
Yargıtay Kararı: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2003/1637 K. 2003/2987 T. 6.3.2003

Eşini İşyerinde Küçük Düşürmek

Davalının, davacıyı iş ortamında küçük düşürmesi, ortak hayatın sürdürülemez olmasına neden olur.
Yargıtay Kararı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1999/2-1027 K. 1999/1023 T. 8.12.1999

Yurtdışına Gitmeyi Reddetmek

Taraflar arasında fiilen bir evlilik hayatı kurulmamışsa ve bir taraf yurtdışına gitmeyi reddediyorsa, bu durum evlilik birliğini sarsıcı nitelikte bir gerekçe olarak değerlendirilmemelidir.
Yargıtay Kararı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1993/2-35 K. 1993/140 T. 7.4.1993

Eşini Yurtdışına Götürmemek

Davacının talebine rağmen, davalının eşini yurtdışına götürmemesi ve maddi destek sağlamaması, evlilik birliğini temelden sarsıcı bir sebeptir.
Yargıtay Kararı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1997/2-706 K. 1997/902 T. 5.11.1997

Kadının Başka Erkeklerle Fotoğraf Çekilmesi

Bir kadının başka bir erkekle samimi pozda fotoğraf çektirmesi, evlilik birliğinin sarsılmasına yol açan bir davranış olarak kabul edilemez. Bu tür bir fotoğrafın varlığı, gayrimeşru bir ilişki için yeterli kanıt teşkil etmez.
Yargıtay Kararı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1975/2-1070 K. 1976/168 T. 4.2.1976

Kadının Ev İşlerini Yapmaması

Kadının hastalığından kaynaklanan bir nedenle ev işlerini yapamaması, iradi bir davranış olarak değerlendirilemez. Bu nedenle hastalık, boşanma sebebi sayılmaz.
Yargıtay Kararı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1997/2-160 K. 1997/410 T. 2.5.1997

Kadının Hırsızlık Yapması

Kadının, hırsızlık yapıp sonrasında bunu iade etmesi dahi, evlilik birliğini sarsan ciddi bir davranış olarak kabul edilebilir.
Yargıtay Kararı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1997/2-736 K. 1997/952 T. 19.11.1997

Kadının İffetsizliği Hakkında Dedikodu

Bir kadının iffetsizliğiyle ilgili çıkan dedikoduların koca tarafından çıkarılmaması ve bu söylentilerin güven duygusunu yok etmesi, boşanma sebebidir.
Yargıtay Kararı: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 1978/779 K. 1978/2193 T. 20.3.1978

Kayınpeder ve Kayınvalide ile Yaşanan Sorunlar

Kayınpeder ve kayınvalidenin sürekli olarak davacı eşe baskı yapması ve davalı eşin bu duruma sessiz kalması, evlilik birliğinin sürdürülmesini zorlaştırır.
Yargıtay Kararı: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2003/2609 K. 2003/4066 T. 24.3.2003

Kadının Hakaret Etmesi ve Kocanın Alkol Alması

Kadının hakaret etmesi, kocanın ise alkol alması gibi karşılıklı davranışlar, eşlerin birbirine karşı eşit derecede kusurlu olduğunu gösterir ve boşanma kararı verilmelidir.
Yargıtay Kararı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1994/2-22 K. 1994/170 T. 23.3.1994
Yargıtay Kararı: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 1985/2429 K. 1985/2670 T. 19.3.1985

Nikâhtan Sonra Düğün Yapılmaması

Nikâhtan sonra düğün yapılmaması, tek başına boşanma sebebi olarak kabul edilemez.
Yargıtay Kararı: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 1985/10502 K. 1985/10806 T. 17.12.1985

Eşin Sara Hastası Olması

Sara hastalığı başlı başına bir boşanma sebebi değildir. Evliliğin temelinden sarsıldığını gösteren somut bir olay bulunmadıkça, hastalık nedeniyle boşanma davası reddedilmelidir.
Yargıtay Kararı: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2004/4941 K. 2004/7899 T. 15.6.2004

Sedef Hastalığı Boşanma Sebebi Değildir

Sedef hastalığının tedavisinin mümkün olduğu ve evlilik birliğini diğer taraf için çekilmez hale getirmediği belirlendiğinde, bu durum boşanma sebebi sayılmaz.
Yargıtay Kararı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1997/2-642 K. 1997/820 T. 15.10.1997

Eşi Aşağılamak

Eşe hakaret etmek, onu toplum içinde küçük düşürmek gibi aşağılayıcı davranışlar, boşanma sebebidir.
Yargıtay Kararı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2006/2-787 K. 2006/805 T. 13.12.2006

Eşe veya Ailesine Tükürmek

Eve geri dönmek için araya giren kayınvalidesine tükürmek ve evliliği yürütemeyeceğini söylemek, boşanma için geçerli bir gerekçedir.
Yargıtay Kararı: T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1996/2-752 K. 1996/863 T. 4.12.1996

Hızlı Görüş Al
Merhaba, ön görüşme randevusu için tıklayınız.